Küresel kara para aklama ve terörün finansmanının gözlemcisi olarak bilinen FATF 1989 yılında kurulmuştur. Kara paranın nasıl aklandığını, terörizmin nasıl finanse edildiği araştırılan ve riskleri azaltmak için küresel standartları destekleyen FATF, 3 yılda bir açıkladığı gri listeyi bugün açıklayacak.
FATF kapsamında gri listede yer alan Türkiye’nin de çıkması bekleniyor. İstanbul Kent Üniversitesi Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi öğretim üyesi ticaret hukuku uzmanı Doç. Dr. Murat Can Pehlivanoğlu konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
FATF tarafından belirli ülkelerin yüksek seviyede izlemeye tabi tutulduğunu ve Türkiye’nin de bu yüksek seviyede izlenen ülkelerin içerisinde yer aldığını söyleyen Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Türkiye aslında dünya siyasetinde şu an çok popüler olan bir konuda mevzuat çalışmasını yaptı. Bu konu gerçek faydalanıcının bildirimi konusudur. Gerçek faydalanıcıdan bizim kastımız şirketlerin ve diğer tüzel kişilerin gerçek sahiplerinin ortaya çıkartılması meselesi. Gerçek faydalanıcı aslında bir gerçek kişi. Ne yazık ki şirketlerin resmi kayıtlarında gerçek faydalanıcıları tespit etmek her zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle bu bilginin başka yöntemlerle toplanması gerekiyor. Uzun süredir Mali Eylem Görev Gücü ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı bu konuda çalışmalar gerçekleştiriyorlardı. Nitekim İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği dahil artık dünyanın birçok ülkesinde, birçok organizasyonunda gerçek faydalanıcının bildirimi, gerçek faydalanıcılığın ortaya çıkarılmasıyla ilgili kurallar yürürlüğe konmuş durumda. Türkiye de bu konuda kendi üstüne düşeni yaptı ve mevzuat altyapısını oluşturdu” dedi.
“ŞİRKETLERİN GERÇEK FAYDALANICILARININ ORTAYA ÇIKARILMASI GEREKİYOR”
Şirketlerin gerçek faydalanıcıları ortaya çıkartılmadığı zaman ne suçla mücadele edilebildiğini ne de vergi kaçakçılığıyla mücadele edilebildiğini aktaran Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Ne de başka usulsüzlüklerin önüne geçebiliyorsunuz. Bu nedenle bu kişilerin ortaya çıkarılması gerekiyor. Nitekim Dünya siyasetindeki popüler bir konu. Bu nedenle her ülke bu konuda düzenlemelerini yapıyor. Tabii gerçek faydalanıcıyı ortaya çıkarttığınız zaman bu sefer özellikle yüksek gelirli bireylerde bir özel hayatın gizliliği endişesi ortaya çıkıyor. Çünkü dünyada çoğu insan can ve mal güvenliği kaygısıyla mal varlığı değerleriyle kendileri arasında bir paravan çekmeyi tercih edebiliyor. Bu mutlaka o şirketlerde usulsüz, hukuka aykırı faaliyetler yapıldığı anlamına da gelmiyor. Fakat siz gerçek faydalanıcı bilgisini topladığınız zaman bu kişilerin artık o şirketlerle kendileri arasına bir paravan çekmelerine engel olmuş oluyorsunuz” diye konuştu.
“ARTIK KİŞİLERİN BİR ŞİRKETİN GERÇEK FAYDALANICISI OLDUKLARINI GİZLEME İMKANI BULUNMUYOR”
Gerçek faydalanıcı bilgisinin şu anda Türkiye’de temelde iki kanaldan toplandığını belirten Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Birincisi bankalar üzerinden toplanıyor. Bugün artık herkes bir banka hesabı açmak durumunda. Bu nedenle siz banka hesabı açarken şirketinizin gerçek faydalanıcısını da bildiriyorsunuz. Akabinde Hazine ve Maliye Bakanlığına periyodik olarak bildirimde bulunuyorsunuz. Bu yaptığınız bildirimlerde de yine şirketin gerçek faydalanıcısını bildirmiş oluyorsunuz. Bu iki kaynaktan gerçek faydalanıcı bilgisi toplanmış oluyor. Dolayısıyla artık kişilerin bir şirketin gerçek faydalanıcısı olduklarını gizleme imkanları bulunmuyor. Bankalarda toplanan bu veri daha sonra MASAK tarafından edinilebiliyor. Yanlış beyanda bulunursanız bu bir suç. Hapis cezası gerektiren bir suç. Aynı şekilde Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yanlış bir beyanda bulunulursa bir özel usulsüzlük cezası yaptırımına bağlanmış eylem oluyor. Dolayısıyla artık geçmişteki gibi paravan şirketler kurmak ister hukuka uygun amaçlarla olsun ister hukuka aykırı amaçlarla olsun mümkün değil. En azından Türkiye için bunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE GRİ LİSTEDEN ÇIKTIKTAN SONRA YABANCI YATIRIMCILARIN GELİŞİ HIZLANACAK, PİYASAYA GÜVEN TEKRAR TESİS EDİLMİŞ OLACAK”
Özellikle nitelikli yabancı yatırımcıların ülkeye gelmesi bakımından katkı sağlayacağını ifade eden Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Çünkü bir ülke gri listede olduğu zaman bu ülkede sanki usulsüz işler dönüyor, sanki hukuka uygun faaliyetler gösteren kişilerin sayısı oldukça az gibi bir izlenim doğuyor. Bu oldukça yanlış bir izlenim. Dolayısıyla gri listeden çıkışla beraber bu izlenimi de ortadan kaldırmış olacağız. Özellikle yabancı yatırımcıların gelişi hızlanacak. Türkiye’de faaliyet gösteren kişiler açısından da güveni tekrar tesis etmiş olacak” dedi.
“PARAVAN ŞİRKETLERİN DOĞMASINI ENGELLEMEK İSTİYORUZ Kİ SUÇLA MÜCADELE EDELİM”
Gerek Türkiye’de gerek dünyada şirketlerle ilgili birçok farklı sınıflandırma yapıldığını söyleyen Doç. Dr. M. Can Pehlivanoğlu, paravan şirket kavramından da bahsetti. Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Bir şirketin gerçek faydalanıcısıyla ilişkiyi keserseniz, yani şirketin gerçek sahibini görünmez kılarsanız oluşturduğunuz bu şirket paravan şirket oluyor. Paravan şirket kavramı bizde hep kötü bir izlenime sahiptir. Çünkü bir şirketin gerçek sahibini eğer bilmiyorsak bu şirket mutlaka hukuka aykırı faaliyetler gerçekleştiriyor gibi bir izlenim doğar. Aslında bu yanlış bir izlenim. Çünkü dünyada bugün can ve mal güvenliğinin korunması endişesiyle birçok insan mal varlığını şirketler üzerinden kontrol ediyor. Bu kendilerini koruma endişesinden ileri geliyor. İlla arkada hukuka aykırı faaliyetler yapılacak demek değil. Ama dediğim gibi dünyada böyle bir politika var. Şirketlerin gerçek faydalanıcısını ortaya çıkartmak istiyoruz. Böylece en azından hukuka aykırı paravan şirketlerin doğmasını engellemek istiyoruz ki suçla mücadele edelim. Vergi kaçakçılığıyla mücadele edelim. Mağduriyetlerle usulsüzlüklerle mücadele edebilelim. Cuma günkü toplantıda Türkiye’nin gri listeden çıkmasıyla ilgili haberi almaya bekliyoruz. Çünkü Türkiye buradan çıkmakla ilgili tüm mevzuat yükümlülüklerine yerine getirdi. Bu altyapıyı oluşturdu” dedi.